Gül Suyu / Hidrosol 150ml
₺200,00
150 ml cam şişe
Hidrosol Nedir?
Ud ağacından, Sandal ağacından, Gül yapraklarından ve diğer bazı bitkilerden yağ elde etme işlemi distilasyon yöntemi (damıtma) ile yapılır. Bu işlem sırasında damla damla akan yağ sıcaktır ve soğuması için suyun üzerine distile edilir. Daha sonra bu su ile yağ birbirinden ayrıştırılır. İçinde kısmen yağ bulunan bu suya Hidrosol denilir.
Gül Hidrosolünün faydaları nelerdir?
Gül suyu cildinizi temizler, nemlendirir ve ferahlatır. Düzenli kullanımda cildinizde porselen görünümü sağlar. Bunun için cildinize makyaj pamuğu yardımı ile tonik olarak uygulayabilirsiniz.
Difüzörde buharlaştırarak kullanılabilirsiniz, Kıyafetlerinize püskürtebilirsiniz . Bu sizin ve ortamın enerji seviyesini yükseltir. Meditasyon öncesi beden titreşiminizi arttırabilir ve çakralarınızı dengeleyebilirsiniz.
Gülün ruhunun suya aktarılmış halidir. Tabiatı soğuk ve nemlidir. Osmanlı tıbbında yaygın şekilde kullanılmıştır.
9. yüzyılda yaşamış olan hekim ve botanikçi Dînaverî “Kitâbü’n-Nebât” isimli eserinde; 11. yüzyıl hekimlerinden İbn-i Sînâ “El-Kanun Fi’t-Tıbb” isimli eserinde, serinletici ve ferahlatıcı etkisi dolayısıyla gül suyunun ateşlenmelerde kullanılmasını tavsiye etmişlerdir.
İbn-i Sînâ, “el-Müfredât” müellifi İbnü’l-Baytâr, “Gayet-ül Beyan Fi Tedbir-i Beden-il İnsan” müellifi Salih bin Nasrullah ve “Mârifetnâme” müellifi İbrahim Hakkı, hoş kokusu dolayısıyla gül suyunun ruha hitap ettiğini, insanı rahatlattığını, bayılmalarda ve kalp çarpıntılarında faydalı olduğunu belirtmişlerdir. Bu bilgiler dolayısıyla, halk arasında özellikle bayılmalarda sıklıkla kullanılmış; bayılan kişinin başını-yüzünü-ellerini gül suyuyla ovmak veya yüzüne gül suyu serpmek bir Osmanlı geleneği haline gelmiştir. Mevlânâ, Mesnevi’deki “bayılan bir deri tabaklayıcısının hikâyesi”nde, “..adamın başı döndü, olduğu yere düşüp yığıldı; birisi elini kalbine götürüyor, öbürü yüzüne gül suyu serpiyordu” diyerek bu uygulamaya işaret etmiştir.
İbnü’l-Baytâr, gül suyu koklamanın mide bulantısı ve kusmayı dindireceğini; gül suyu içmenin mideyi kuvvetlendireceğini ve kan tükürmeye iyi geleceğini belirtmiştir.
Gül suyu baş hastalıklarında ve ağrılarında da sıkça kullanılmıştır. İbnü’l-Baytâr, gül suyunun kaynatılmasını ve buharının başa tutulmasını tavsiye etmiştir. 15. yüzyıl hekimlerinden Abdülvehhâb Mârdânî “Kitâbu’l-Müntehab Fî’t-Tıb” isimli eserinde, “..eğer sayrunun başı ağrıdığı halde gönlü döner ise gül suyunu başına sürmek ve gülü, menekşeyi koklatmak gerek..” demiştir. Aynı yüzyılda yazılan “Kitâbü’l Mühimmât” isimli eserde, sıcak nitelikli baş ağrılarında başı gül suyu ve gül yağıyla ovamanın, kuru nitelikli baş ağrılarında ise gül suyu ile hazırlanan şuruplardan içirmenin faydalı olacağı belirtilmiştir. Salih bin Nasrullah, hararetten kaynaklanan baş ağrısını geçirmek için başa gül suyu sürülmesini tavsiye etmiştir. 18. yüzyılda İbrahim Hakkı tarafından yazılan “Mârifetnâme” isimli eserde de gül suyunun ateşli baş ağrısına iyi geldiği belirtilmiştir.
İbn-i Sînâ, İbnü’l-Baytâr, “Edviye-i Müfrede” müellifi Geredeli İshak b. Murad ve Salih bin Nasrullah, gül suyunun beynin çalışması üzerinde faydalı olduğunu, algılama kabiliyetini ve belleği kuvvetlendirdiğini belirtmişlerdir.
İbnü’l-Baytâr, gül suyunun kaynatılıp buharı başa tutulduğunda yeni başlayan göz hastalıklarının iyileştiğini ve ilerlemesinin durduğunu belirtmiştir. “Kemâliye” isimli eserde, gül suyunun sumak ile pişirilmesiyle elde edilen sıvının kanlanan ve kızaran gözlerde kullanılması tavsiye edilmiştir. Muhammed bin Mahmûd-ı Şirvânî, göz hastalıklarını anlattığı “Mürşid” isimli kitabında, gül suyunun göze istenmeyen maddeleri indirmediğini bildirmiştir. Eflâkî dedenin naklettiği bir menkıbeye göre, Mevlana, Şems ile koyu bir sohbete dalmışken odanın duvarları açılır, içeriye altı heybetli adam girer, Mevlana’nın önüne bir demet gül bırakıp hiç konuşmadan giderler. Mevlana, bu hadiseye şahit olan hanımı Kira hatuna, “o gül demetini başkasına gösterme, çünkü Hindistan’ın kutupları ve kutsal İrem bağının bahçıvanları onu can dimağını ve gözünü kuvvetlendirsin diye göndermişler” diye tembih eder. Eflâkî dedenin naklettiğine göre Kira hatun bu gülleri son nefesine kadar saklamış; kimin gözü ağrısa bu gül yapraklarını sürünce on anda iyileşirmiş.
Gül suyu kulak-burun-boğaz hastalıklarında da kullanılmıştır Geredeli İshak b. Murad ve Salih bin Nasrullah, ağız yaralarını ve acılarını gidermek için gül suyuyla gargara yapılmasını tavsiye etmişlerdir.
15. yüzyıl hekimlerinden Eşref bin Muhammed “Hazâ’inü’s-Saâ’dât” isimli eserinin çocuk sağlığı bölümünde, memeden kesilen bebeklere, gül suyu ile balın pişirilmesi ve içine ekmek batırılmasıyla hazırlanan mamanın verilmesini tavsiye etmiştir.
Gül suyu kalbe ve ruha iyi geldiği için akıl hastalıklarının tedavisinde de kullanılmıştır. Bimarhanelerde “güllabici” ismi verilen hasta bakıcılar tarafından akıl hastalarına günde iki defa gül suyu serpilmesi bunun en önemli işaretidir. Şeyh Hakîm Muinüddin “Sûfî Tıbbı” isimli eserinde, “gül bitki alemindeki tüm çiçeklerin en üstünüdür; gül fiziksel, duygusal ve ruhsal yapıların tümü üzerinde aynı anda iş görür ve her üçünü de aynı anda saflaştırıp yüceltir.” demiştir.
Değerlendirmeler
Henüz değerlendirme yapılmadı.